Bu senin yaşamın ve her geçen dakika sona eriyor. Her şeyden önce korkmayı bırakıp bir gün öleceğini kabullenmelisin.

Kulüp kapanmıştır. İlluminati ile ilgili olmasa da yazılarımı takip etmek isteyenler http://soraninsan.tumblr.com adresinden beni takip edebilirler.

24 Eylül 2011 Cumartesi

Evil Horns, Dio ve Metal Müzik

   Merhaba FS  kulübü üyeleri, bu sefer bir değişiklik olucak, bu yazıyı bir arkadaşım hazırladı, anlatımı ve konuyu işleyişi biraz farklı olabilir fakat okurken hiç sıkılmadım. Arkadaşın yazısı kırmızı ve büyük harfler ile löpçük yazdığım yerden başlıyor, aynı şekilde bitiyor.

 LÖPÇÜK
(Okurken Dinlersin : http://www.youtube.com/watch?v=paHugvyOZZ4)

Merhaba nasılsın ?

   Evet bu sefer farklı bir kişi var karşınızda. Bu blogun sahibi iyi bir arkadaşımdır dedim ben de bir yazı yazayım kırmadı kabul etti. Uzatmadan başlayayım. Metal müziği araştırdım ? Aman "bırak ya şeytan işi" diye atlamayın lütfen ... Metal müzik + illuminati neden ? Neden şeytana alet edildi ? Neden Evil - Horns ? Gökkuşağı ? Dio sen ne yaptın ? Evet bu soruların cevaplarını bulacağız.


Metal Müzik + Illuminati neden ?

Neden mi ? Bu adamların eğlence alanında tek sahip olamadığı müzik türü denebilir "idi". Şimdi metal müzik ile ilgilenmeyenler zorlanacak biraz ama neyse.


Dio'dan Önce         Dio         Dio'dan Sonra

-----------------------------------|-------------------------------------

   Ahanda milat noktası ? Evet metal müzik dinleyenler bilir Ronnie James Dio'yu. Şimdi sizinle Dio'dan önce metal müziğe yolculuk yapalım. Düşünelim şöyle Dio'dan önce kimler vardı ? Queen, Led Zeppelin, Wishbone Ash gibi efsane gruplar vardı. Peki hiç bu grupların müzikleri şeytan ile ilişkilendiriliyor muydu ? Veya orada burada Devil Horns yapıp yeaaa madafaakııı bitches lets headbang felan diyorlar mıydı ? Yoo. Hımm şimdi 80'li yıllarda Dio piyasaya hakim oldu müzikleriyle falan filan......... Hoop atlayın diğer başlığa


Neden şeytana alet edildi ?

   Heh geldiniz mi , evet neden şeytana alet ettin ey Dio ? Yani senden önce hard rock, heavy metal felan yapanlar böyle bir şey çıkarmadılar hiç ? Arada kıvırttın yine yok işte ben bu işaret ile şeytanı kovuyorum felan diye ama olmadı. Albüm kapakları felan. Anlayacağınız Dio geldi metal müzik Illuminatiye alet oldu derim ! Şimdi bir sudecan (sudecan ne lan ?! :) ) çıkıp der "Höddddddddddddddddddöööyyytttt sen kimsin ulan metal müziğin tanrısına laf ediyorsun be pislik !!!11111birrrar19274102 felan der aman bak sağ üst köşede çarpı işareti var lütfen basıver bi ona, bastın mı heh tamam devam edelim şu resimlere bir bakalım :






Hönk ?! Yahu tanrı aşkına hangi metal müzik kapağında (diodan önceki metal müziklerde) şeytanı sembolize eden bir resim vardı ? Durup dururken nereden çıktı acaba ? Hmmm..


   Ama olmadı şimdi, bir de "şeytan boynuzları" çıkarttın. Ahh ahh hala anlamadın dimi ? Adam senin beynine kazım kazım kazıyor ŞEYTAN kelimesini ve işaretini. Ki bu sembol metal müzikte de klişe oldu hatta bu işareti yapan ben metalciyim diyor yani o kadar bozdu çok bozdu alla çok bozdu lost ay ne lostu işte tutamadık gitti... dur tamam kaçma espri yapmadım varsay geç bakayım alta ;

Neden Evil - Horns ?

Vikipedi'ye Devil Horns yazdım çıkan şu oldu :

Boynuz işareti (İngilizce: Devil horns) Heavy Metal dinleyenlerin yaptıkları işarettir. İşaret parmağının ve küçük parmağın açık, orta, yüzük ve baş parmakların kapalı olduğu işaret. İnternetteki simgesi \m/ şeklinde gösterilir. Metal ortamına bu işareti Ronnie James Dio kazandırmış ve buna "Kötülüğün Gözü" adını vermiştir.Anlamı Roma uygarlığına dayanmaktıdır. Dio'nun bu işareti bulmasında asıl ilham kaynağı büyük annesi olmuştur. İtalyan kökenli olan ailesi inançlarına çok bağlıdır. Ve büyük annesinin sokakta yürürken insanlara bu işareti yaptığını görür. Bunu kötülüklerden koruma, şeytanı kovma niyetinde yapmaktadırlar. Ama aynı zamanda kötülük de getirebilir. Dio çekilen bir belgeselde (Metal: A Headbanger's Journey) Benim bulduğum söylenemez ama ben mükemmelleştirip bir anlam yükledim. demiştir.

Şimdi geldik kırılma noktasına, dikkatlice okuyun. Orada ne yazıyor acaba ? " Metal ortamına bu işareti Ronnie James Dio kazandırmış ve buna "Kötülüğün Gözü" adını vermiştir" Oha ? Anlamadın mı hala ? Kötülüğün gözü hmmm güzel bir şey olmalı şey Horus beyefendinin gözü olabilir mi ? Neden olmasın ? Evet. Şimdi Dio gardaş şeytanı metal müziğe alet etti, üstüne şeytan sembolu çıkarttı onun da üstüne buna "Kötülüğün Gözü" adını verdi. Hala tesadüf dimi sudenaz hanımefendi berkecan beyfendi ? Dur daha bitmedi gökkuşağı ?

Gökkuşağı ?

Rainbow (gökkuşağı), Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarı'nda da işlenen bir temadır ve bir zihin kontrolü (mind control) yöntemidir.


Oz Büyücüsü

Gökkuşağı ve aynalar zihin kontrolünde kullanılan birer semboldür. Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarı'nda adlı kitaplarda da bu gökkuşağı ve aynalar sık sık kullanılır. Bu çocuk kitapları, çocukları kitlesel biçimde programlamak için yapılmış birer zihin kontrolü projesidir ki çocuklar üzerinde ne kadar fazla oynadıklarını biliyorsunuz. Walt Disney dahi 33. dereceden masondur,. Çocuklar onlar için çok önemli, zira bir çocuğu etkilemek çok daha kolaydır. Çocukluğunda cinsel istismara maruz kalmış, aşırı düzeyde seksüel içerikli sübliminal mesajlar almış bir genci, erginlik çağında ve yetişkinliğinde oyun hamuru gibi şekillendirmek, uzaktan kumandalı oyuncak araba gibi yönetmek çok daha kolaydır.

Tabi ki gökkuşağı ve ayna görünce hipnoz olmayacak çocuklarınız, bunlar sadece birer sembol. Belki Pavlov'un köpeklerini harekete geçiren zil sesi gibi birer tetikleyici bunlar, belki de çok başka anlamları var... CIA'de görevli uzman değilim o kadarını bilemiyorum ve bilmek de istemiyorum, fakat gözlerim ve beynim var, şunu görüyorum: Wizard of Oz ve Alice in Wonderland birer zihin kontrolü programıdır, gökkuşağı ve aynalar bu sembolojinin birer parçasıdır. Hatta Wizard of Oz ile Aleister Crowley arasında bir esinlenme dahi vardır.

Evet neden bunları anlattık biliyor musun ?

1. Dio'nun vokallik yaparak ünlendiği ve şanını kazandığı grubun adı "Rainbow"
2. Rainbow adlı grupdaki bütün albüm kapaklarında Gökkuşağı bulunmakta.
3. Daha sonra kendi kurduğu Dio isimli grupta ise Rainbow In The Dark vb. şarkılar bulunmaktadır.

Eh işte napsın Wizard Of Oz izlemeyen beyinler beni dinlesin de bari böyle hipnoz edeyim "Dio"r dio efendi.

Dio sen ne yaptın ?

Ne yaptı, bir müzik türünü de illuminatiye alet etti napsın işte. Artık ona bir sürü para mı verdileri yoksa harbiden mason muydu orasını bilemiyorum. Şimdi Dio'dan sonra metal müziğe bakalım.

Iron Maiden



Pink Floyd


Slayer


Venom



Ehehe baphomet emce değil mi o ya napan orada


Eh işte Dio'dan sonra genelde böyle, saçma sapan satanizm'e bağlı diye iddaa edilen black metal , depressive black metal vb. metal müzik türleri çıktı ve daha da işin içine etti bunlar. (bkz. son resim) E bir de Devil Horns yapmayan metal grubu kalmadı gibi. Bir de video vereyim bari, metal müzik sayılmaz ama yine de güzel bir kanıt olabilir



   Hımm şimdi 1:48'den sonra arkaplana bakalım gözümüze fosforlu fosforlu yanıp sönen tatlı gözler, piramitler sokuluyor gözümüze müzik de böyle devam ediyor. Valla yapımcının işi desem coldplay bundan haberdar olmalı herhalde ? Her neyse özümüze dönelim tekrar. Demek ki neymiş Dio metalin tanrısı ulan !!! diye atlamıyormuşuz ortalığa, tamam sesi felan güzel de iyi işlere kullansaydı hani bu sesini. Bende ilk araştırmaya başladığımda hiç beklemezdim böyle bir şey ama neyse benden bu kadar kısa ve öz yapmaya çalıştım daha derine insem baya uzun olurdu sizi sıkmak istemedim. Sağlam Kalın.

Order of the Chaos ?! 

LÖPÇÜK
   Genel olarak ilginç bir yazı, bende bu metalci selamı olayından bahsetmek istiyordum  zaten. Gökkuşağı yada aynaların zihin kontrolünde kullanılan birer sembol oldukları hakkında bir kanıtım olmasada, bir anlamları olduklarını düşünüyorum. İron Maiden, Pink Floyd, Slayer, Venom gibi grupların simgelerini koymuş, bu grupların hepsi hakkında araştırmam yok fakat sadece bir simgeye bakarak tüm grubu illuminatici ilan etmek olmaz, yaptıkları işlere filanda bakmak lazım.

   Özellikle Pink Floyd çok sevdiğim bir gruptur ve kesinlikle illuminati karşıtı olduğunu düşünüyorum. Dark side of the moon albüm kapağında, üçgen pirizma ve ışığın kırılmasıyla oluşan gök kuşağı var. Bu sembollerin illuminatinin kullanmayı sevdiği şeyler olduğunu söylemiştim fakat daha önce ki yazılarımda da söylediğim gibi önemli olan tabancayı bulan değil, tetiği kimin çektiğidir. Yani bu semboller iyiye de kullanılabilir diye düşünüyorum. Pink floyd yazdığı şarkılar ile sisteme karşı olduğunu belli ediyor zaten.

Animals albümünde 4 şarkı var. Bunların anlamları;
Sheep (Koyun) : Hiç bir şeyi sorgulamadan yaşayan ve sisteme uyan, sıradan halkı temsil ediyor. (Sizede birilerini hatırlattı mı?)
Dogs (Köpekler) : Sistemi koruyanlar ve ondan faydalananlar, gücü tadıp, tam anlamıyla sahip olamayanlar.
Pigs (Domuzlar) : Sistemin tepesindekiler, koyunları sömürenler. (En nefret ettiğim kesim.)
Sözü geçen sisteme baş kaldıranlar ise Pigs on the wing. (Bu da biz oluyoruz.)
Not: Şarkıların isimlerine linklerini koydum, mutlaka dinleyin.

Kısacası pink floyd anlatılmaz, yaşanır... (Ayrıca, "pink floyd şeytana tapıyormuş la!" diyen yobaz, sen "bsgçk".) Her zaman olduğu gibi yazımın en sonunda bir tane şarkısını paylaşmayı düşnüyordum fakat aralarında seçim yapmakta zorlanıyorum gerçekten...

Comfortably Numb - http://fizy.com/s/17eg6y

 Together we stand, divided we fall. (Birlikte dayanırız, ayrılırsak düşeriz.)

21 Eylül 2011 Çarşamba

Evrim Teorisi, Büyük Patlama ve Türkiyede İlluminati


İyi geceler FS kulübü üyeleri...

   Bu yazımın ana konusu illuminati olmayacak. Öncelikle burada yazdıklarımı okuyan herkese teşekkür ederim, eleştirilerinizi dikkate alıyorum. Bazılarınız "berkecan" kısmına çok dokundurmamdan rahatsız ve sadece illuminati ve diğer şeyler hakkında yazmamı istiyor. Sizi anlıyorum ve öyle yapmak istiyorum fakat bu ergen sürüsü 2 dakika rahat durmuyor ki. Her gördükleri gözü illuminati, her gördükleri üçgeni mason diyorlar sonra gelde insanlara anlat İlluminati'nin bu ergen sürüsünün eğlencesi olmadığını...

   Burada yazdıklarım itibariyle sadece kanıt ve mantığa dayanan şeyleri savunduğumu görmüşsündür. Saçma olduğunu düşündüğüm şeyleri zaten hiç yazmıyorum, o kadar çok bilgi var ki aralarından doğru olduğunu düşündüklerimi çıkartmak için uğraşıyorum. Eğer başka eleştiriniz, öneriniz varsa söyleyin dikkate alıyorum.



   Şimdi giriş kısmını geçip konuya gelirsek... Evrim teorisi hakkında konuşmak istiyorum. Evrimin kısaca tanımı;  biyolojide canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanma süreci. Doğaya uyum sağlayamayanlar "doğal seleksiyon" ile ayıklanarak, yerlerini daha iyi uyum sağlamış olanlara bırakıyorlar. Kısaca evrim teorisini tanıdık, peki nedir insanların evrim ile alıp veremediği?


   "Her şeyi Allah yaratmıştır! reröröröö" diye heyecanlanan yobaz, ben Allah yaratmamış mıdır dedim? Allah'ın gücü her şeye yetmiyor mu? Eğer isteseydi canlıların var olmasını bu yolla sağlamaya gücü yetmez miydi? İlla hz.Adem ile havva dünyaya "pıt" diye mi gelmiş olmalı? Evren big bang(Büyük patlama) ile yaratılırken, o ilk dokunuşta gaz bulutlarının, yıldızların, gezegenlerin hepsinin nasıl oluşacağı büyük bir hassasiyet ile belirlenmiş. Evren'in genişlemesi o kadar hassastır ki şayet Stephen Hawking genişleme hızındaki dengeyi şöyle açıklar; "Evrenin genişleme hızı o kadar kritik bir noktadadır ki, big bang'ten sonraki birinci saniyede bu oran eğer yüz bin milyon kere milyonda bir daha küçük olsaydı evren şimdiki durumuna gelmeden içine çökerdi." Yani her şey başlangıçta ki o dokonuş ile ayarlanmış olabilir. 1 şeyi değiştirmek, her şeyi  değiştirir. Kelebek etkisi... (Kelebek etkisi'nin ilk filmi de baya güzeldir hani, 10 kez filan izlemişimdir. Tavsiye ederim ;) Ama direktor's cut version'u izlemeyin o güzel olmamış.)
Yanda ki resmin tam hali; http://img520.imageshack.us/img520/3717/bigbangcern9108002in8.jpg

   Bunu yapmaya yetecek kadar gücü olan Allah, canlıları da evrim teorisine uygun olarak yaratmış olabilir. Fakat olmayada bilir, belki de paralel evrenden vs tamamlandıktan sonra dünyaya geldik...(Bunu söylememde ki amaç, evrim teorisi yada "pıt" diye dünyaya gelişin tek seçeneklerimiz olmadığını vurgulamak.) Burada evrim teorisini savunmuyorum. Anlamanı istediğim nokta, Allah'ın varlığı evrim teorisini, evrim teorisinin doğruluğu ise Allah'ın varlığını etkilemez. Ha şimdi bu kadar konuştum da, evrim teorisinin kafama yatmayan tarafları elbette var. Bunları sizinlede paylaşıyım. Fakat anlatmaya başlamadan önce şunu söylemeliyim ki biyoloji ile ilgili herhangi bir dalda uzman birisi değilim. Sadece mantığımı kullarak yaptığım çıkarımları sizlerle paylaşıyorum.

   Mesela başlangıçta lavların filan arasında böyle nereden geldiği bilinmeyen şeyler var ve zilyon çarpı zilyon'un bilmem kaç zilyon katında bir ihtimal ile bir araya gelip tek hücreli bir canlıyı oluşturmuş olduğunu kabul edelim. Peki bir türden diğerine geçiş tam olarak nasıl gerçekleşmiş? Gergedan'ın bir önce ki türünü hayal et. (Fazla zorlama) Biz bu hayali türe "Gerge" diyelim. Ve bu türün boynuzu olmasın mesela.(Tamamen atmasyon.) Bir anda yada belli bir süre içerisinde Gerge'ler bir şekilde eğer boynuzları olursa hayatta kalma şanslarının daha yüksek olacağını anlayıp gergedan mı doğurmaya başlamışlar? Bir şekilde mutasyona(canlının genetik bilgisinde meydana gelen değişme) uğrayıp doğrudan kendisi mi değişti? Boynuzlu gergeler yani gergedanlara dönüştülerse bu mutasyonu ne tetikledi? Bildiğim kadarıyla  X ışını, radyasyon, ultraviyole ve ani sıcaklı değişimi dışında buna sebep olan bir şey yok. Mutasyon evrimin temelini oluşturuyor fakat mutasyonların 99%'u öldürücü ve 1%'i ise kesinlikle yararsız. Çernobilden biliyorsunuzdur, yamuk yumuk, kafası büyük filan yapıyor insanları. (Hemen oradan yararlı mutasyon vardır hede hödö diye atlayan entel, yok oğlum öyle bir şey. Seni yemişler. Kesin kanıtlar ile biliniyor bu, bilim konuşuyor burada.) Kafama yatmayan bir diğer düşünce ise, canlılarda simetrinin nasıl yada neden oluştuğu. (Ekleme: Dün arkadaşla konuşurken bahsetti de, eğer bu kadar çok tür oluşup doğal seçilim ile yok olduysa, fosilleri nerede?)

   Ayrıca bahsetmek istediğim diğer bir şey ise, zamanında müslüman bir alim de insanların çiçekten geldiğini öne sürmüş. Hatta bunun için hurma ağacını örnek göstermiş.(Hurma ağacının özelliğini, dişi ve erkek olarak cinsiyeti olması.) Ve o zamanın toplumu tarafından hiçte bugün evrim teorisinin karşılandığı gibi karşılanmamış.

Erzurumlu ibrahim Hakkı (1703-1772) ise Müslümanların geliştirdiği evrim tezini, ünlü Marifetname'sinde şöyle özetlemiştir;

    Varın yok olması, yokun var olması mümkün değildir. Var daima var, yok da daima yoktur. Fakat var, bir mertebeden diğer mertebeye, bir halden diğer hale geçebilir. Allah'ın emriyle felekler ve yıldızlar hareket edip dört unsur (eleman), istihale (evrim) ile birbirine karışmış, unsurların izdivacından (karışımından) önce madenler, ondan bitkiler, ondan hayvanlar ve hayvan kemalini bulunca insan meydana gelmiştir. Madenlerle bitkiler arasında ara varlık mercandır, bitkilerle hayvanlar arasında ara varlık hurmadır, hayvanlarla insanlar arasında ara varlık maymundur. (Ayrıca dikkatinizi çekerim, darwin'den önce yaşamıştır bunları söyleyen kişi.)

    Evrim teorisi ile İslam'ı çürütmek gibi bir durum hiç bir zaman söz konusu olmadı çünki. Sonra ne olduysa insanlar bu teoriyi reddetme eğilimine getirildi. Tamam Darwin hıyarı az maymunluk yapmamış. Gidip maymun ile insan kafa tasını birleştirip, nasılsa bu kerizler anlamaz diyerek "aha kanıt buldum" diye gösterip yıllarca insanları keklemiş fakat Darwin'in bir hıyar olması da evrim teorisini çürütmez ki. O Darwin'in kişisel öküzlüğü. Fakat ve lakin ki gerçekten de türler evrim ile meydana gelmiş yada gelmemiş olabilir, sonuçta bir şekilde meydandayız. Ve önemli olan sebepler değil, sonuçlardır. Yani evrim var yada yok, bu kadar kafayı takmamak lazım. Ben bu konuyla ilgili kesin bir görüşe sahip değilim, sadece önyargıları kırmaya çalışıyorum.





Bu konuyla ilgili son olarak; "Eğer insanlar maymundan geldiyse, şimdi ki maymunlar neden insan olmuyourr?" diyen küçük ayntayn'a da ufak bir hediye getirmeyi unutmadım elbette.









  Şimdi gelelim Türkiyede illuminati konusuna. Bir çok yerde devlet adamlarının, generallerin filan mason olduğu söyleniyor fakat bu konuda bir araştırmam yok. Fakat şunu kesinlikle söyleyebilirim ki Atatürk kesinlikle mason değildi. Başka bir yazıyı tamamen buna ayırıcağım. Şimdilik atıştırmalık olarak fark ettiğim bir, iki şeyi göstereceğim. İdare edersiniz biraz.

   Sertap Erener'in Eurovision'da 1. olan şarkısı "Everyway that I can". Şarkının kareografisinde geçen bir hareket ile o ünlü illuminati piramitine benzer bir şekil oluşturuyorlar. Buraya kadar olan kısım tartışılmaz bir gerçek, fotoğraf yanda işte.

   Fakat bu neyi ispatlar? Hiç bir şey. Bu hareket neden yada nasıl yapılmış olabilir sorusuna gelirsek;
a)Sertap Erener mason ve bilerek ayarladı.
b)Kareografiyi yapan kişi mason ve bilerek ayarladı.
c)Tamamen tesadüf. (İlluminati tesadüfleri sever.)

   Şarkının bu yüzden 1. olduğu gibi iddialar da var fakat şarkı gerçekten güzeldi ve 1. olmayı  hak etmişti bence. Yani çok kötü bir şarkı(Mesela; "limilimi leyli leyli limileyyyy" yada "Şeyk it ap Şe-ee-kerimm") 1. olsaydı şüphelenmekte haklı olurduk fakat öyle değil. Müziği, dansı, Sertap Erenerin sesi vs. her şeyiyle güzeldi, bu yüzden bu iddia'ya inanmıyorum. Sertap Erenerin mason olduğunu gösteren delillerin yetersizliğinden ve kanıtın yokluğundan dolayı davanın düşmesine ve tarafların... Öhm, durum böyle yani.

Şimdi bir diğer şeye gelirsek, "Türk Malı" dizisinde geçen bir subliminal mesaj. Kim yakaladı bilmiyorum ama baya iyi yakalamış.

   Daha net bir resim bulamadım ama anlaşılıyor. Bariz bir şekilde, masa örtüsü ve süs eşyası(Biblo muydu ismi?) "Sex" yazısı oluşturulmuş. Subliminal mesajların ne olduğunu bilmeyenler bu yazımdan öğrenebilir. Zaten bu dizinin ismine de en başından beri kılım. Türk Malı, ne ya?

Okan Bayülgen'in programında da bir kaç şey bulmuşlar fakat bana çokta önemli görünmese de paylaşıyım.
1. Resim
Arkada ki ekranlarda, sürekli tek göz şekli dolanıyor.

2. Resim
Oturdukları masa, üçgenimsi, göz gibi bir şekilde.

3. Resim
Yerde damalı yüzey kullanılmış.

   Bunlar öyle çok sağlam deliller değil fakat ilgimi çekti, sonradan okan bayülgen hakkında, masonmuş vs.. iddialar  filan çıkarsa bu da aklınıza gelsin diye. Yani sonuçta bundan okan bayülgen'in haberi olmayabilir, sahne dekoru vs yapan kişinin işidir belki. Yada o da tesadüfen böyle bir dekor tercih etmiş olabilir. Başlıkta Türkiyede illuminati yazınca daha çok şey beklediğinizi biliyorum fakat büyük bir araştırma yapmam lazım bunun için, sonra ki yazılarımda yazmak üzere aklımda tutuyorum bu konuyuda.

Gözlerinizi kapattığınız zaman dünya yok olmuyor öyle değil mi? Kendimize kim olduğumuzu hatırlatmak için hepimizin aynalara gereksinimi var...  

Mad World - http://fizy.com/s/16k3aa

15 Eylül 2011 Perşembe

Tesla, HAARP ve Mavi Işın Teorisi

Nasılsın görüşmeyeli?

   Konuya başlamadan önce, küçük albırtlara söyleyecek bir çift lafım var. Facebook'da açılan kıytırık haarp, illuminati vs sayfalarında hiç bir kanıt vermeden yok efendim "İnşaata bir adam gelmiş, bi makine bağlamış çelik sutuna, çalıştırınca bina yıkılıyomuşmuş. Polis çağırmışlar da , adam makineyi alıp kaçmışmış.. Kaçan kişi Teslaymış!!!!!1111birbir" cart curt hikayeler anlatan hödüklerden bol miktarda mevcut. Lan beyin özürlü, 78 buçuktan 79 iq'un ile bir iki tesla, haarp ıvır zıvır neyim öğrenip de youtube'da kıytırık videolar hazırlayıp arkayada x-files müziği koyunca, kendini dünyayı kurtarıyor mu sandın? Sizin ve sizin gibilerin yüzünden insanlar İlluminati'yi alay malzemesi yaptı zaten. Hep o aşşağıladığım berkecanlardan, entel bozmalarından da betersiniz. Sizin için hiç umudum yok. 

   Bu gece, internette dolaşan komplo teorileri hakkında yazmak istiyorum. Komplo teorisi dedim çünkü bunları ispatlayacak düzgün bir kanıt yok fakat kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir. Nikola Tesla diyince çoğu kişinin aklına prestij filmi geliyor. Çoğunuz Tesla'yı bu film ile tanıdınız, hala izlemeyen varsa şiddetle tavsiye ederim. C.Nolan'ın yönetmenliğinde ki tüm filmler gibi bu da harika bir filmdir. Konumuza dönecek olursak, Tesla dahi bir bilim adamıydı. Mucit, bir fizikçi ve elektrofizik uzmanıydı. Aslında dünyada ki bilim ve teknoloji yapısını tam anlamıyla kökünden değiştirebilecek birçok deneye ve buluşa da imza atmasına rağmen, ders kitaplarında adı nadiren geçer.



   Özellikle elektriğin kablosuz iletilmesi buluşu ve bunu kanıtlaması onun ne kadar dahi bir mucit olduğunu ispatlar. Tesla, atmosfere manyetik dalgalar göndermiş ve çok daha güçlü bir enerji olarak geri döndüğünü görmüş. Elbette bunu insanlığın iyiliği için kullanmak istedi. 10km uzaklıktan, yüzlerce ampulu, elektiriği kablosuz ileterek aydınlattı ve edison'a meydan okudu. Tabi bu edison'un iflası demekti. Bu yüzden edison hıyarlığını yapar ve alternatif akımın öldürücü olduğu iddiasını halka yayar.
 

   Edison propagandasının bir sonucu olarak, iddiasının doğruluğunu kanıtlayabilmek için şehir şehir dolaşıp topladığı başıboş sahipsiz sokak hayvanlarına elektrik vererek insanlara alternatif akımın ne kadar ölümcül olabilceğini ispat etmeye çalışdı ve hatta insanların idam edildiği, elektirikli sandalyeyi de bu yüzden icat eder. Tesla ise alternatif akımın iddia edildiği kadar zararlı olmadığını ispatlayabilmek için 1893′te Chicago’da düzenlenen Dünya Fuarı’nda vücudundan geçirdiği elektrik ile çok sayıda ampul yaktı.

   Daha sonra kendi adını verdiği bobinlerini(Tesla Bobini) kullanarak elektirik akımları yaratıp bunları izleyicilerin üzerine fırlattı. Tabi kimse bu olaydan  zarar görmedi.

   Aralarında bunun gibi bir çok mücadele geçmiş fakat edison bir bilim adamı değil de, tüccar olduğu için bu mücadeleyi medyayı satın alarak kazanmış. Bu yüzden herkes edison hıyarını tanır ama Tesla'yı tanımaz. Tesla'nın elektrik üzerine yaptığı sayısız deney ve bir çok buluşu vardır. 7 Ocak 1943 yılında kendisine ait patent aldığı 700 buluşla en çok patent sahibi kişi olarak dünya tarihine geçmiştir. Tesla, şahsen ilham aldığım ve taktir ettiğim bir dahi ve benim favori bilim adamımdır.
   Sonra ne oldu da kablosuz elektirik vs geliştirilemedi derseniz, bu edison efendi Tesla'nın laboratuvar'ını yaktırdı, Tesla canını zor kurtardı ve yıllarını verdiği tüm çalışmaları bir gecede yok oldu. Tabi bazı orta boy aynştaynlar atlayacak buraya, "edison değildi asistanı yaptı, iş kazası oldu, cart curt..." Oldu canım, sen istediğine inan. Edison bir melekti zaten. 

   Tesla tam bir çalışma delisiydi, günde sadece bir kaç saat uyuyup geri kalan tüm zamanında çalışırdı. Acayip takıntıları olan bir insandı, başladığı bir işi mutlaka bitirirdi. Bir gün başına geleceklerden habersiz "Voltaire"in bir cildini okumaya başlamış. Voltair küçük harflerle dolu 100'e yakın cilt yazmış ve Tesla da başladığı işi bitirmek zorunda olduğundan dolayı, hepsini okumuş ve son cildi okuduktan sonra tek söylediği "Bir daha asla." olmuş. Ayrıca, temizlik takıntısı varmış ve her işini üçün katları şeklinde yapıyorumuş.

   Elektiriğin havadan iletildiğini bir düşünsenize... Cep telefonları, laptoplar, televizyonlar, mp3 çalarlar hiç birini şarj etmemiz gerekmeyecekti, gereken tüm enerjiyi otomatik olarak çekeceklerdi. Tüm bu gereksiz kablo yığınları, hiç biri olmayacaktı.

Teslanın Çalışmaları;
Alternatif akım, Uzaktan radyo kontrolü, Yüksek frekans öncülüğü, Dünya çapında telsiz, Dünya'nın en güçlü vericisi, İyonosfer çalışmaları, radar ve türbünler, Radyo frekans alternatörü, Uzaktan kumanda, kozmik ses dalgaları ve uzay, Philadelphia Deneyi, Zaman yolculuğu

Tesla hakkında daha çok şey öğrenmek istiyorsanız Şimşeklerin Efendisi belgeselini izleyebilirsiniz. Biraz eski fakat benim hoşuma giden bir belgesel. Ayrıca 2012'de yeni bir belgesel çıkacağı da söyleniyor, umarım güzel olur. Tesla hakkında bu kadar şeyi neden anlattın derseniz, birazdan okuyacağınız HAARP teorisi Tesla ilgili olduğundan dolayı.

Tesla; Şimşeklerin Efendisi; http://vimeo.com/22369664 Yazıdan sonra izlersiniz. (1 saat 24 dakika)

   HAARP(High Frequency Active Auroral Research Program) teorisi; Tesla'nın çalışmalarına göre, elektromanyetik dalgalar ile enerji transferi mümkün. Aynı zamanda bu dalgalar çeşitli iklim değişiklikleri ve depremleri de meydana getirebilir. Bu deneyler günümüzde bir çok doğa olayının arkasında birilerinin bu deneyler üzerinde çalışmadığını düşünmeyi gerektirmektedir. Belki elektrik alanında bu kadar önemli birisinin çok az tanınmasının asıl nedeni, tanınmasının istenmemesidir. Tesla'nın ölümü ile birlikte tüm çalışmalarına FBI tarafından el koyulmuş, bu şüpheleri daha da arttırıyor. HAARP'ın yapabildikleri kısaca; hava koşullarını değiştirebilmek, deprem oluşturabilmek, insan beynini etkileyebilmek, dünyanın öbür ucunda ki cihazları etkisiz hale getirebilmek. Peki nasıl derseniz, bilimsel olarak açıklaması şöyle; dünyanın etrafı manyetik bir alan ile çevrilidir. Ve bu bizi güneşten gelen zararlı ışınlardanve güneş rüzgarlarından korur.


   Pusulaların çalışma prensibi de bu manyetik alana bağlıdır zaten. Dünyanın güneyinde ki manyetik alan, kuzeyinde ki manyetik alana göre daha güçlüdür bu yüzden pusulanın kırmızı ucu, yani mıknatıs olan kısmı daha kuvvetli manyetik alan olan tarafa doğru yönelir. Bu yüzden manyetik kutuplar ile, coğrafi kutuplar zıttır. Her neyse bunun konumuzla pek alakası yok. Şimdi tekrar konumuza dönersek, "Aurora" diğer bir ismi ile kuzey ışıkları, sadece kuzey kutbunda görülür çünkü burada ki manyetik alan en zayıf olandır. Güneşteki manyetik fırtınaların Dünya'ya ulaşması sonucu gece daha net görülen renkli, hareket eden ışımalar meydana gelir.


   Bu ışımalar aslında maddenin 4. hali olan plazmadır. (Katı, sıvı, gaz, plazma) Fizikçi olmayanların çoğu bunu ilk defa duyuyordur eminim. Fotoğrafta gördüğünüz kesilikle gerçektir, fotoşop filan değil yani. İsterseniz google'da görsele aurora yazıp aratın, muhteşem manzaralar var. Tekrar bilimsel açıklamaya geri dönersek HAARP, Tesla'nın çalışmasının devam ettirilmiş hali olduğu ve dünyanın manyetik alanını kontrol edebilmeyi sağladığı iddia ediliyor.

Bununla ilgili çok ilginç videolar var. Kutuplarda görülmesi gereken aurora'lar dünyanın farklı bölgelerinde de gözlemlenmiş sıradan insanalr tarafından. Bunların HAARP'ın denemeleri çalışmaları olduğu söyleniyor.



   17 ağustos depremi, japonya da ki tsunami ve nüklüer felaket, diğer tsunamiler vs hepsinden HAARP sorumlu tutulabilir, fakat tüm bunlar tamamen doğal nedenlerle de oluşmuş olabilir. Şahsen bunların doğal sebeplerle oluştuğunu düşünüyorum lakin aklımızın bir köşesinde haarp'da bulunsun. Fakat unutmamak lazım ki Tesla'nın bunda hiç bir suçu yok, o kendisini tamamen bilime adamış bir insandı ve hayatı boyunca insanlığa faydası olacak icatlar yaptı. Önce ki yazımda da söylediğim gibi, önemli olan tabancayı bulan değil, tabancanın kimin elinde olduğudur.

"Atma Ziyaaaa" diyen berkecan'ı da unutmadım elbette. Sen git starbuck'a 10 liraya kahve iç. Ben de bu sırada kanıtları sunayım.

   Eskiden askeri haberalma da çalışan birisinin itirafı; "Askeri haberalma’daki yıllarımda Tesla’nın çılgın fikirlerini temel alan bazı gizli çalışmalara ve araştırmalara şahit oldum. Amerika ve Rusya 1970'lerin başından beri zerre ışınlı radyo frekansı silahlarını kullanıyorlar. Tıpkı Teslanın diğer çalışmalarını dünyanın kullandığı gibi."

ABD Savunma Bakanı genel sekreteri William Cohen, 28 Nisan 1997 tarihinde, Georgia Üniversitesi'nde "Terörizm, Kitle İmha Silahları, Kitlesel İmha ve ABD Stratejisi" üzerine konferansta şu sözleri söylemiş; Bazılarının; elektromanyetik dalgalar yolu ile iklimleri değiştirme, depremler yaratabilme , volkanları harekete geçirebilme yeteneğine sahip silahlar geliştirdiğini biliyoruz.

Buraya kadar öğrendiklerimiz; Edison hıyarın tekiydi, Tesla bir numara, HAARP aklımızın bir köşesinde durmalı ve Fizik harikadır ;)

Ekstra; http://www.youtube.com/watch?v=NsIh1-G6FIw (:

   Diğer bir komplo teori ise Blue Beam (Mavi Işın) Projesi. Şimdi bu teoriyi gerçekmiş gibi kabul edip anlatmaya başlayacağım. Yine HAARP gibi aklımızın bir köşesinde dursun diye. Bu teoriye göre NASA dünyanın yörüngesine bir sürü uydu yerleştirmiş ve bu uydulardan dünyaya gönderilen, optik hologramlar, lazer görüntüler ve sonik ses dalgaları(Doğrudan beyninize giden) ile insanları kontrol edecekler ve istediklerini yaptıracaklar. Lazer ve hologram gösterilerini, dünyanın her bölgesine, her ülkeye o ülkenin inançlarına bağlı olarak farklı gösterecekler. Isa, Muhammed, Buda, Krishna vb. Tabi insanların çoğu  gökyüzünde peygamberlerini görüp(Şimdi daha önce görmemiş, nasıl tanıyacak vs dersen,  benine yolladıkları sonik ses dalgaları ilede bunu telkin edecekler.) seslerini de kafalarının içinde duyunca bunun gerçek olduğunu sanacak.

   Teori kısaca bu. Tabi araştırırsanız hakkında yazılan bir çok şey bulabilirsiniz fakat bu kadar çok bilgiyi nasıl elde edebilmişler anlamıyorum. Gizli filan diyorlar da, 12-13 yaşında ki çocukların ağzına düşmüş. Neresi gizli bunun?

   Son zamanlarda baya bir gündemde olan bir video bu. "Kabe'nin üzerine inen melek" diye ortalıkta dolanıyordu. Mutlaka görmüşsünüzdür ama bir daha izleyin, özellikle cübbelinin yaptığı yorumları.


   Zaten cübbeliyi, cern'de yapılan deneyler hakkında ki yorumları yüzünden artık sevmemeye başlamıştım ki, bu videosunu da görünce iyice gözümden düştü. Kabe'nin üzerine melek değil, bildiğin su muhallebisi indirmişler. 15 yaşında çocuk bile yapabilir bunu after effect programı ile. Bu görüntünün mavi ışın projesi ile bir alakası olduğunu düşünmüyorum, aradan çıksın diye gösterdim.

Şimdi mavi ışın projesi ile yapılmış olabilecek bir kaç videoyu paylaşıyım. 1 dakika filan zaten.


Benzer bir video.


Şunlarada bir bakarsınız(Toplam 15-20 dakika sürüyor ama bakmasanız da olur, zaten anlattım.);
http://www.youtube.com/watch?v=op7u6vnw6Fw
http://www.youtube.com/watch?v=yWQRoZo5v1Q&NR=1
http://www.youtube.com/watch?v=YTxam52KnEY&feature=related

   Ünlü filozofun da dediği  "amma lakin ki öyle değildir." Bende mavi ışın projesninin çok abartı olduğunu düşünüyorum, hazırlanan videolar da gayet after effect vs programlarla yapılmış olabilir. Yine de HAARP gibi, bu da aklımızın bir köşesinde bulunsun. Sonra yok efendim gökyüzünde surat filan görürsek apışıp kalmayalım diye :)

Sizi kandırmalarına izin vermeyin; http://fizy.com/#s/1013go

Gerçek şeytan içimizdeki şeytandır.. İçimizdeki şeytan iyi insanların kötülük karşısındaki umursamazlığıdır.

9 Eylül 2011 Cuma

Müzik Endüstrisi, Rihanna, Michael Jackson ve MTV

Mer-ha-ba

   Sorgula, düşün, araştır, öğren, bil ve hep daha fazlasını bilmek iste. Bunlar seni sistemin kölesi olan toplum ayıracak en önemli silahların. Gün geçmiyor ki yeni bir kurban verilmesin, kimisi iyi, kimisi kötü. Bu yazımda İlluminati'nin müzik endüstürisinde ki etkisini, hayattan örnekleri ile göstereceğim, fakat şu anda bunu okurken "komplo teorisi bunlar yeaaa" diyip havalı olduğunu zanneden entel bozması, seni de unutmadım. Bu yazımı iyi incele, çünkü kanıtı olmadan sunduğum hiç bir şey bulamayacaksın.

Müzik endüstirisi diyince çoğumuzun aklına gelen ilk şey nedir? Tabi ki MTV yada diğer bir deyişle "Mason Tapınağı"


Bu resmi ilk gördüğümde sahte olduğunu düşünmüştüm, çünkü inanılmayacak derecede büyük bir şeydi benim için. Resmen alay ediyorlar bizimle.


İlk resimde gördüğünüz fotoğrafın bulunduğu bina. Kanada, toronto'da, 1918 yılında heritage landmark tarafından yapılmış.. "Eskiden" mason tapınağıymış, şimdi ise MTV binası olarak kullanılıyormuş. Ehe ne güzel bir tesadüf böyle, bizim illuminatici dediğimiz MTV'nin böyle bir binasının olması. Bildiğiniz üzere illuminati tesadüfleri sever (:

Şimdi yavaş yavaş başlayalım ünlülere girmeye. Sembolizm ve İlluminati yazımda biraz da olsa hangi ünlülerin bu işin içinde olduğundan bahsetmiştim, bu yazımda biraz daha derine ineceğiz.

   Dikkat etmeniz gereken önemli bir nokta var, ünlüler illuminatinin sadece köleleridir. Lady Gaga aniden ünlü oluşunu buna borçludur. Şimdi 1 sene geriye dönelim, 2010 yazı lady gaga'nın bir anda ünlü olup, tanınmaya başladı zaman. Her yerde "alehandroo, fernandrooo, alexandrooo" şarkısını duyuyorduk. Kimse bir anda bu kadar ünlü olamaz. Zaten kliplerinin hiç biri normal değil, tamamen semboller ve anlamlarla dolu. Gelelim illuminati'nin prensesi Rihanna'ya, bunu ben söylemiyrum kendisi klibinde bizzat gözümüze sokuyor.

Hala illumianti diye bir şey yok, rerörörö diyen entel bozması, sen bu fotoğraflara iyi bak.


Hemen arkasında Princess of the Illuminati yazıyor.


Bu iki fotoğraf da Rihanan'nın kendi kliplerinden alıntı. Peki her zaman böyle miydi? Hayır. Kariyerine 2005 yılında başladı ve normal bir pop şarkıcısıydı. "Pon De Replay" şarkısı ile ünlü oldu. Tabi o zamanlar İllumianti'ye daha bulaşmamış.



İsterseniz tamamını izleyin. O zamanlar klipleri filan normal, sembol, gizli anlam filan yok. Klipte diskoda dans edip elini filan çırpıyo. Bildiğiniz normal insan klibi yani.

Şimdi ise illuminati'nin kölesi olduktan sonra ki Rihanna'ya bakalım. Kliplerin de ne gibi değişiklikler olmuş.

Rihanna - HARD
Burası daha şarkının en başları, bilerek sağ gözünün üstünü saçıyla kapatıyor. Sol göz ise masonların ünlü her şeyi gören gözünü temsil ediyor.
Savaşın ortasında, yere düşen bombaların arasında yürüyor ve ona hiç bir şey olmadığını gösteriyor.
Bu klipte en ilginç bulduğum sahne. Duvarda arapça "-O'na geri döneceğiz."
 yazıyor fakat başı boş bırakılmış? Burada kendi tanrıları olduğuna inandıkları şeytandan bahsediyor olma ihtimalleri oldukça yüksek.

Ayrıca "Şüphesiz hepimiz Allah'tanız(CC) ve O'na geri döneceğiz" ayetine gönderme yaptıklarıda belli.
Burada askerler oyun oynuyorlar, savaşın onlar(İlluminati) için sadede bir oyun olduğunu temsil ediyor.
   Fotoğrafın görüntü kalitsi biraz düşük ama anlaşılıyor. Burada Rihanna (İlluminati'nin prensesi) diğer iki kişiyi de(Savaşan taraflar.) yenip, elinde paraları sallayarak dışarı çıkıyor. Yani savaşın asıl galibi taraflardan birisi değil, silah tüccarları(Rockefeller ailesi), İlluminatidir. Rockefeller ailesi hakkında ayrıntılı bir incelemeyi sonra ki yazılarım da yapacağım.



Dışarı çıktıktan sonra ise, pembe bir takın üzerine geçip, mickey mouse şapkası takıyor. Pembe rengi burada masumiyeti simgeliyor. Walt Disney karakteri olan Mickey Mouse şapkası takması da ayrıca enteresan, o kadar walt disney, subliminal mesaj vs boşuna demiyoruz... Kendiniz izlerseniz başka şeyler de fark edebilirsiniz; http://www.youtube.com/watch?v=Xcwd_Nz6Zog





Rihanna'nın "Umbrella(Şemsiye)" şarkısında da büyük bir aldatmaca var.

"Under my umbrella Ella ella, eh eh eh, eh eh eh"

Bu sözler şarkıda pek çok sefer tekrarlanıyor, şimdi en janjanlı kısmına gelelim.

''Under my umbrel-la allah, Elah eh eh eh.'' (Burada zaten vurgulayarak söylüyor.)

elah / ibranice
allah / arapça
la / arapça yok anlamına gelir.

İnsanın ağzına da dolanmıyor değil hani, düşünsenize milyonlarca kişiye farkında olmadan "Allah yok." dedirtiyorlar. Dikkatlice dinleyen herkes bunu anlayabilir.

Rihanna'nın şarkı hakkındaki yorumu;
" it's really a deep song. When it first start off, you think it's a sexy song. But if you have to listen to lyrics. It's a really , really deep song.."

Türkçe meali ;
"Bu gerçekten derin bir şarkı. Şarkıyı dinlediğinde bu sexy bir şarkı diye düşünebilirsin. Ama sözlerini dinlediğinde, bu gerçekten, gerçekten derin bir şarkı diye düşüneceksin."

Dinleyin kendiniz karar verin; http://www.youtube.com/watch?v=CvBfHwUxHIk

Rihanna - umbrella klibinde ki bu sahnede ise kesinlikle bilgisayar ile oynanmış,kafası biraz daha aşşağıya indirilmiş ve baphomet'in suratına benzetilmeye çalışılmış. Zaten içinde durduğu şekilde bir üçgen...
Şunada bir göz atarsınız; http://www.youtube.com/watch?v=uKDZNP8tAk4&feature=related

   Başlangıçta en sağlam delilleri(Princess of the İlluminati yazılı klipleri) sunmamın sebebi, az önce anlattıklarımın tesadüf olmadığını bilmeniz içindi. Şimdi konuyu biraz kısaca özet geçmemiz gerekirse, ünlü olmak, son derece varlıklı ve lüks bir hayata sahip olmak için kendilerine verilen rolü oynuyorlar. Yani; "Yeni Dünya Düzeni"nin amaçlarına hizmet ediyorlar. İlluminati'nin yüksek kademelerindeki kişiler onlara ne hakkında şarkı yapmalarını istediklerini söylerler, sonra bu göreve atanan söz yazarları şarkı sözlerini yazar.

   Fakat bazı şarkıcılar kendilerine sahip olunmasından hoşlanmadı ve bundan kurtulmaya çalıştılar. Ruhlarını sattıklarına pişman olup, illuminati karşıtı şarkılar yapmaya başladılar. Sonra bi bakmışsın tüm gazetelerde bu ünlülerin tutuklanma haberi var. eminem, snoop dogg ve 50 cent gibi adamlar sürekli boşuna tutuklanmıyor. Michael Jackson çocuk tacizi, 2pac ise tecavüz ile suçlandı. Şayet bir şarkıcı insanları uyarmaya çalışıyorsa, önce imajı halkın gözünde mahvedilir. Bu onlara verilen ilk uyarılardı.

   Lakin, bir kere gözlerini açmışlardı ve pişman olmuşlardı. Bu yüzden illuminatinin silahı olan müziği, kendi lehlerine çevirip insanları uyarmaya çalıştılar. Önemli olan silahı kimin bulduğu değil, önemli olan tetiği kimin çektiğidir. Michael Jackson, 2pac, Aaliyah, Bob Marley ve bir kaç ünlü daha, bizi uyarmaya, müziği iyilik için kullanmaya çalıştılar ve sonunda da öldürüldüler. Ayrıca şöyle ilginç bir şey de var, bildiğiniz gibi illuminati sembollerle, sayılarla filan kafayı bozmuş, bir bildikleri var. Bazı ünlülerin ölüm tarihlerine bakarsak ortaya şöyle bir şey çıkıyor;

michael jackson - 25 haziran 2009
farrah fawcett - 25 haziran 2009
sky saxon - 25 haziran 2009
james brown - 25 aralık 2006
dean martin - 25 aralık 1995
eartha mae kitt - 25 aralık 2008
lisa lopes - 25 nisan 2002
roger troutman - 25 nisan 1999
aaliyah haughton - 25 ağustos 2001
static major - 25 şubat 2008
ayrıca 2pac da 25 yaşında öldü

Hepsini ayın 25'inde öldürmüşler, büyük ihtimalle kurban etme ritüellerinin bir parçası. Lakin ölen bu ünlülerin hepsini tnaımıyorum, 4-5'inin illuminati karşıtı olduğunu kanıtlayabilirim ancak. Şimdi gözlerimizi Michael Jacson'a çevirelim.

Michael Jackson - They Dont Care About Us


   Dünyada en çok tanınan pop şarkıcısıydı Michael Jackson, resmen yeni bir dönemin başlangıcı oldu ve ölümüyle bu dönem kapandı. Belki de dünyada en çok hayranı olan şarkıcıydı dersem, haksız olmam. Son zamanlar da müslüman olduğu söylentileri ortaya çıkmıştı fakat kendisi resmen açıklayamadan öldürüldü. Düşünsenize, milyonlaca belki de milyarlarca hayranı bunu öğrenseydi, büyük bir çoğunluğu İslam'ı seçmez miydi?
   Şimdi din değiştirmek o kadar kolay mı filan diyebilirsiniz fakat insanların çoğu din konusunda bilgisiz, fasulyeden inanıyorlar yani... İslam'ı terörist dini zannediyorlar, bizim hz.Muhammed'e Tanrı olarak tapındığımızı zannediyorlar, kendilerinin(Hristiyanalrın) hz.İsa'ya tanrı diye tapındıkları gibi. Günde 5 kere yeri öptüğümüzü zannediyorlar. Eğer Michael Jackson İslam'ı seçtiğini açıklasaydı, insanlar durupta "Hey n'oluyor?! Bu terörist dini değil miydi?" diye merak edip, araştırmaya başlarlardı.

Şimdi, şarkının sözlerini dikaktlice dinleyin.



1.06. dakika da duvarda kırmızı bir tek göz görülüyor ve tam o sırada dediklerine dikkat edin.

Will me, thrill me (Yönet beni, korkut beni)
You can never kill me. (Beni asla öldüremezsin)

Burada resmen meydan okumuş İlluminati'ye. Klip'in ismi ise buram buram illuminati kokuyor. "They dont care about us. (Onlar bizi umursamıyorlar.) Burada ki "Onlar" ile kimi kast ediyor sizce? Michael bu şarkı da kime "Beni özgür bırakın" (Set me free) diye feryat ediyor sanıyorsunuz?

Bu konu hakkında biraz araştırma yaparken, uluda bu konuyla ilgili çok güzel bir yazıya rastladım. "immortal technique"e buradan teşekkür ediyorum.

"Bu iblislerin michael jackson'ı öldürme sebeplerinden devam edelim.

    Öncelikle şunu söyleyeyim, michael jackson onu öldürmeye çalıştıklarını hep biliyordu. soruşturmalar michael'ın dizlerinde yaralar ve taze morluklar olduğunu ve ölmeden önce düştüğünü ortaya çıkardı. Açıkça görülüyor ki; michael ölmeden önce hayatta kalmak için mücadele vermiş.

    13 temmuz 2005'te sonlanan michael'ın 2. duruşması sırasında michael'ın çok yakın arkadaşlarından biri olan dick gregory michael'ın ailesini aradı ve michael'ın kendisini iyi hissetmediğini, onu ziyaret etmeleri gerektiğini söyledi. duruşma sonlandıktan bir kaç gün önce gregory michael ile neverland'a geri döndü. michael ona sarılarak "lütfen beni bırakma, beni öldürmeye çalışıyorlar" dedi. Sonra gregory michael'a en son ne zaman yemek yediğini sordu, çünkü iyi görünmüyordu. michael, "beni zehirlemeye çalışıyorlar" dedi ve gregory tekrar, "en son ne zaman su içtin" diye sordu. michael'ın cevabı, "beni öldürmeye çalışıyorlar" oldu. gregory sonra onu 10 mil kadar uzaklıktaki bir hastaneye götürdü ve michael'a gece 5:30'dan ertesi gün 5:30'a kadar 24 saat boyunca hidrat için sıvılar verildi. doktor; "12 saat daha bu halde kalsaydı ölmüş olabilirdi" açıklamasını yaptı. kaynak: cnn.com

    Şimdi burdan anlıyoruz ki, haziran 2005'te michael'ı yine öldürme girişiminde bulunmuşlar. Ama başaramadılar, dolayısıyla michael'ın en güvendiği adamlardan birini kullanmaya karar verdiler. Bu kişi michael'ın doktoru conrad murray'di.

    Michael politikayla ilgilenmezdi, tek derdi insanlara yardım etmekti. yaptığı şarkılarda bu mesajı veriyordu zaten. Michael müslüman olduktan sonra bu illuminati için kaçınılmaz bir tehdit oluşturdu. çünkü onun dünya çapında milyonlarca takipçisi vardı. Bu insanların michael'dan etkilenip müslüman olma ihtimalleri çok fazla olduğu için ve dolayısıyla illuminati'nin çıkarlarına ters düştüğü için öldürdüler."

   Bütün bu kanıtlara rağmen  hala "40 yapar, eüheühüehü" diyen gereksiz insan, biliyorum kuş kadar aklın var, hayatta hiç bir halta yaramıyorsun bari başkalarını da yanında sürükleme. Burada bilimsel kanıtlar sunuyoruz. Adam gibi itiraz edeceksen gel, bekliyorum ama "Tesadüf, hebeley höböley" yapacağını biliyorum. Tesadüf diye tutturdun, gidiyorsun... Tesadüf diye bir şey yoktur bu hayatta. Öncelikle kader'e inanan bir insan tesadüfe inanmaz zaten. Hadi diyelim kadere inanmıyorsun, evrenin olmuşumu da mı bir tesadüf?

   Stephen Hawking zamanın kısa tarihi isimli kitabında genişleme hızındaki dengeyi şöyle açıklar;
"Evrenin genişleme hızı o kadar kritik bir noktadadır ki, big bang'ten sonraki birinci saniyede bu oran eğer yüz bin milyon kere milyonda bir daha küçük olsaydı evren şimdiki durumuna gelmeden içine çökerdi."

    Paul Davies, bu çok ilginç durum karşısında şöyle söylemektedir;
"Çok küçük sayısal değişikliklere hassas olan evrenin şu andaki yapısının, çok dikkatli bir bilinç tarafından ortaya çıkarıldığına karşı çıkmak çok zordur... Doğanın en temel dengelerindeki hassas sayısal dengeler, kozmik bir tasarımın varlığını kabul etmek için oldukça güçlü bir delildir."

    Aynı gerçek karşısında amerikalı astronomi profesörü George Greenstein de, the symbiotic universe adlı kitabında şöyle yazar;
"Kanıtları inceledikçe, ısrarla önemli bir gerçekle karşı karşıya geliriz. (Evrenin oluşumunda) bir doğa üstü akıl ya da akıl devreye girmiş olmalıdır."

   Evet, uzun bir yazının sonuna geldik. Blog şu ana kadar 23bin kere okunmuş, hepinize okuduğunuz ve başkalarına da okutturduğunuz için teşekkür ederim. Son olarak "Ay, illuminati miö? Ben öyle şeylere çok inanırım." diyen berkecan'a hediyen olsun; Tıkla

Hiç bir şeyi sorgulamadan yaşayan bir robot olmaktansa, paranoyak olmayı tercih ederim.
http://fizy.com/s/16laj7


   Orada olduğunuzu biliyorum. Sizi hissedebiliyorum. Korktuğunuzu biliyorum. Bizden korkuyorsunuz. Değişimden korkuyorsunuz. Gelecekte ne olacağını bilmiyorum. Size nasıl biteceğini söylemek için gelmedim. Nasıl başlayacağını söylemek için geldim. Telefonu kapatacağım. Ve sonra bu insanlara, sizin, onların görmesini istemediğiniz şeyi göstereceğim. Onlara bir dünya göstereceğim sizin olmadığınız bir dünya. Kuralların, kontrolün, sınırların ve sınırlamaların olmadığı bir dünya. Her şeyin olabileceği bir dünya. Buradan nereye gideceğinizi size bırakıyorum.

3 Eylül 2011 Cumartesi

Su Kristalleri ve Ezanın Türkçe okunması

Zorunlu ekleme: Sadece başlığı okuyup rerörörö eden sevgili aynştayn, bu yazımın amacı türkçe ezan ile illuminati arasında doğrudan bir bağlantı kurmak değil, sadece ezan hakkında ki bilimsel bir düşünce mi anlatmak. Başlığa neden illuminati de yazdın dersen, sembolizm ve büyü ile ilgili bir bağlantısı da olabileceğini düşündüğüm için. Ayrıca; "Adam aynştayn beyler"

Merhaba tekrardan.

   Öncelikle hepinize verdiğiniz olumlu tepkiler için teşekkür ederim, ilgilendiğinizi bilmek daha fazla yazmam için gerekli motivasyonu sağlıyor. Fark etmişsinizdir blogda reklam benzeri kar amaçlı hiç bir şey yok. Tek istediğim insanların biraz da olsa etrafında dönen oyunları fark etmesi. Yalnız değilsin.

İlluminatinin sembollere ne kadar önem verdiğini hepiniz biliyorsunuz fakat bunu neden yapıyorlar, yani neden önem veriyorlar bunu bilmek istiyoruz. Gelenler belgeselinde bunun enerji ile ilgili olduğu, evrenin bir enerji dengesi olduğu ve bunu bozmaya çalıştıkları söyleniyor. (Star wars'da usta yoda'nın anlattığı evrende ki güç iyi ve kötü güç dengesi gibi. :P)

Bunun için 2+2= 4 yada x = v.t gibi basit bir kanıtım yok fakat kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir. Burada yaptığımız şey mantıksal yollarla çıkarım yapma sanatı.
Sherlock mode: on

   Şimdi enerji ile alakalı olarak yaptığım bir çıkarımı size anlatıcağım. "Ezan neden türkçe okunmuyor?" hepimiz bir kezde olsa bunu düşünmüşüzdür, şayet insanın söyleneni anlama isteği çok doğaldır. Hatta bunu ileri götürüp ezanı 18 sene boyunca türkçe okutanlarda olmuştuştur. (İsmet İnönü) Fakat durum o kadar basit değil.

Einstein mode: on
Bilimsel bir yaklaşımda bulunursak, evrende ki her şey atomlardan oluşur. Atomlar ise çekirdeklerinde ki kuarklar yani sicimlerden meydana gelir. (Sicim teorisine göre... Yada diğer ismi ile m teorisi)



   Sicim teorisine göre her şey dalgalardan, titreşimlerden ibarettir. Bir keman yayının yada bir gitar telinin titreşimi ile çıkardığı ses dalgaları gibi. Bilindiği üzere evrende hiç bir ses kaybolmaz, çünkü seste bir enerjidir. Dalgalardan oluşur ve fizikte en bilinen kanun olan, enerjinin korunumu kanuna göre ancak form değiştirebilir. Şimdi konumuza gelirsek, her sesin ayrı bir titreşimi vardır ve evrende ki etkisi farklı olur. Japon bilim adamı Masaru Emoto'nun su molekülleri üzerinde yaptığı deney bunun en büyük kanıtıdır.


Bilimsel olarak nasıl etkilediği açıklanamasa da, bir şekilde etkilediği deneyler ile kanıtlanmış. Bir zamanlar insanlar dünyanın düz olduğunu, güneşin balçığın içine battığını, dünyanın evrenin merkezi olduğunu düşünüyorlardı... Demek ki odun kafalı insanlar her çağda varmış, babadan oğla nesil bunlar. Gerçeğin ortaya çıkarılması için ise büyük fedakarlıklar yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor.

Merhaba, benim kalbim denildiğinde suyun verdiği tepki;

Bu suya da mozart dinletilmiş:

Sevgi ve minnettarlık duygusu hissettirilmiş su;



 Bunlar da diğer kelimelerin suyun  üzerinde ki etkileri. Dr.Masaru Emoto'nun çalışmalarını yayınladığı sitesi; http://www.masaru-emoto.net/
İngilizce ve Japonca seçeneği var, artık hangisini biliyorsanız bakarsınız :D

   İnsan kulağı sadece 20 Hertz ve 20.000 Hertz arasında frekansa duyarlıdır. Çıkan her ses dalgasının evrene yaptığı bir etki vardır, biz her ne kadar aciz insan bedenlerimizle ve zekamızla(henüz) fark edememiş olsakta. Ezan'ın türkçe değil de, arapça okunması bu yüzden önemlidir çünkü evrene yaydığı enerji başka bir dilde, farklı kelimeler ile aynı olmaz. Şimdi buna karşı çıkanlar insanlar olucak elbette. Bilimsel olarak argümanını ortaya sunup, bu teorinin aksini ispatlamaya çalışırsan başımın üstünde yerin var ama "Hadi leyn, hedö hödö..." yapıcaksan 650 yıl önce dünya düzdür diyen hıyar salatalarından hiç bir farkın olmayacak.
Einstein mode: off



   İlluminatinin yaptığı ritüeller, ayinler, piramitleri dünyanın meridyen ve paralellerinin kesişim noktalarına yerleştirmeleri, dikili taşlarını manyetik yoğunluğu olan bölgelere koymaları vb hepsinin bilimsel bir açıklaması da var yani. Büyü olarak bildiğimiz şey aslında bilimin başka bir türü. Biz rakamları kullanarak bilimde ilerlemişiz, onlar ise sembolleri. Buradan Kabala'ya çağrışım yaptığımı anlamışsınızdır.
Sherlock mode: off

Bunu da bir izlemek isteyebilirsiniz; http://www.youtube.com/watch?v=S62L9Hdk36o&feature=related
Her şey birdir, bir ise her şey düşüncesi, sufilerin lahut alemi diye bahsettikleri alanın bilimsel açıklaması.

Bu yazımı da usta yoda'nın bir kaç sözü ile bitiryorum;

Star Wars theme; http://fizy.com/#s/1h0g2y

" Kuvvetli bir müttefiktir Güç, hayat yaratır onu, büyütür, onun enerjisi sarar çevremizi, bizi birbirimize bağlar, ışıktan varlıklarız biz böyle ham madde değil, gücü etrafında hissetmelisin, burada, aramızda, ağaçta, kayada, her yerde..."

" Etrafından Güç'e dönüşenler olduğunda onlar için sevin. Tutma, onlar için yas tutma. onlara özlem, Bağlılık kıskançlığa yol açar. Gölgesidir hırsın bu. Kendini, kaybetmekten korktuğun her şeyden vazgeçmek için eğit "
İlluminati FS kulübünün ilk kuralı: kulüpten söz etmemek.
2.kuralı: kimseye kulüpten söz etmemek.